Blog Arşivi

12 Ağustos 2013 Pazartesi

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ - ORGANİK BİLEŞİKLERİ-PROTEİNLER

  • Yapısında C,H,Ove N elementi bulunduran büyük ve karmaşık yapılı bileşiklerdir.
  • Temel yapı birimleri aminoasitlerdir.Aminoasitlerin ortamda birikmesi Ph ı düşürür. 
  • DNA şifresine göre  Ribozomlarda sentezlenirler.
  • Sindirimi ilk mide de başlar.
  • Her aminoasidin merkezinde C atomu,bu atoma bağlı bir amino (NH2) ,bir radikal ( R),bir,karboksil grubu (–COOH) bir de hidrojen (H) atomu bağlıdır.

  • Bilinen  20 çeşit aminoasit vardır. Aminoasitlere bu çeşitliliği sağlayan yapısındaki radikal gruptan kaynaklanır.Radikal grupları kendilerine özgüdür.( Radikal,değişken grup anlamına gelir)
  • İki aminoasitin birleşmesi aminoasitlerden birisinin karboksil ,diğerinin amino gurbu arasında peptit bağı kurulması ile meydana gelir. Dehidrasyon olayı olduğu için bağ oluşumu sırasında su olusur.
  • İki aminoasidin birleşmesi ile dipeptit, üç aminoasitin birleşmesi ile tripeptit, çok sayıda aminoasidin birleşmesi ile polipeptitler oluşur.
  • Bitkiler bütün aminoasit çeşitlerini kendileri sentezleyebilirler.Hayvanlar ise 8 tanesini kendileri sentezleyemezler. Vücudun işlevini yerine getirebilmesi için mutlaka dışarıdan almak zorunda olduğu bu aminoasitlere temel (esansiyel) aminoasit denir.
  • Aminoasitler amfoter özellik gösterirler.(Asidik ortamda baz bazik ortam asidik gibi davranırlar)
  • Bir proteinin türünü 
  1. Aminoasidin sayısı
  2. Aminoasidin çeşidi
  3. Aminoasidin sırasıı belirler.
  • Proteinler yüksek sıcaklık,yüksek basınç,küvetli asit ve baz gibi etkenler yüzünden yapısı çabuk bozulur.Bu olaya denatürasyon denir ve geri dönüşümü yoktur.
  • Oksijenli solunumla yakılmaları sonucu CO2, H2O ve Amonyak(NH3) oluşur.
  • Besinlerdeki protein varlığı Biüret ve nitrik asit çözletileri ile anlaşılır. Biüret damlatıldığında mor,nitrik asit damlatıldığında sarı renk alırlar.
  • Proteinler DNA şifresine göre sentezlendikleri için canlılar arasındaki akrabalık ilişkilerinde protein benzerliklerine bakılır.
  • Proteinler primer,sekonder,tersiyer ve kuaterner olmak üzere 4 çeşittir.
  1. Primer yapı,proteinin kendine özgü dizilimidir ve DNA tarafından belirlenir. Bu yapıdaki küçük değişiklik proteini iş yapamaz hale getirir.
  2. Sekonder yapı, primer yapının hidrojen bağları ile düzenli katlanmalar yapması ile oluşur.Sarmal ya da zigzaglı bir görünüm ortaya çıkar.
  3. Tersiyer yapı ve kuaterner yapılar daha kompleks ve karmaşık halleridir.
  • Denatüre olan proteinler sekonder,tersiyer ve kuaterner yapılarını kaybederler.

  • Uzun süreli açlık halinde proteinlerin kullanım sırası 
1)ÜREME HÜCRESİ PROTEİNLERİ  
2)KAS HÜCRESİ PROTEİNLERİ 
3)SİNİR HÜCRESİ PROTEİNLERİ

şeklindedir.
  • Proteinlerin temel görevleri
  1. Karbonhidrat ve yağlardan sonra enerji verici olarak kullanılırlar
  2. Yapıcı ve onarıcıdırlar
  3. Enzim ve hormonları oluşturarak vücutta düzenleyici olarak görev alırlar.
  4. Kana rengini veren ve solunum gazlarının taşınmasını sağlayan hemoglobin protein yapıdadır.
  5. Kanın osmotik basıncının ayarlanmasını sağlayan albumin ve globulin protein yapıdadır.
  6. Kasların kasılmasını sağlayan aktin ve miyozin protein yapıdadır.
  7. Kanın pıhtılaşmasında etkili olan fibrinojen protein yapıdadır.
  8. Antijen ve antikorlar protein yapıda bileşiklerdir.
  9. Hormanların çoğu protein yapıdadır.
  10. Glikoproteinlerin yapısına katılarak hücrede madde geçişinde etkin rol alırlar.
  • Protein yetersizliği sonucu canlılarda:
  1. Büyüme yavaşlar ve zamanla durabilir.
  2. Zihinsel gelişmede gerileme görülebilir.
  3.  Hastalık yapan mikroorganizmalara karşı vücudun direnci azalır (savunma 
  4. sistemi zayıflar), kolay hastalanılır.
  5.  Hastalık ağır seyreder, açılan yaralar geç iyileşir.
  6.  Alyuvar yapımında aksamalar olabilir.
  7.  Uzun süreli açlıklarda kan proteinlerinin bir kısmı enerji üretmek amacıyla kullanıldığında kanın osmatik basıncı düşer ve kanın plazma sıvısı dokular arasında birikmeye başlar. Buna açlık ödemi denir.
  8.  Kanın pıhtılaşması gecikebilir.

22 Temmuz 2013 Pazartesi

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ-ORGANİK BİLEŞİKLER- YAĞLAR


  •  Yapılarında C,H,O bulunduran ve bunun yanında P,N gibi elementleri de bulundurabilen bileşiklerdir.
  • En küçük birimleri yağ asitleri ve gliseroldur.Ester bağı ile bağlanırlar.
  • Parçalandıklarında ortamın asitliğini artırırlar.
  •  Yapılarında ki C,H oranı( yanıcı kısım) fazla olduğu için hücresel solunumda parçalandıklarında açığa çıkarttıkları enerji karbonhidrat ve yağlara göre daha fazladır.Bu yüzden enerji verimi açısından 1. sırada yer alırlar.
  • Enerji eldesinde ve yapıcı onarıcı olarak kullanılırlar.
  • Yine yapısındaki H oranının fazla olmasından dolayı hücresel solunumda kullanıldıklarında bol miktarda su açığa çıkarırlar.
  • Yağlar suda çözünmezler ya da çok az çözünürler.Çünkü apolar yapıdaki yağ molekülleri polar yapıdaki su moleküllerine tutunamaz ya da çok az tutunabilir.( Benzer benzeri daha kolay çözer)
  • Yağlar eter,kloroform,benzen,aseton gibi organik çözücülerde iyi çözünürler.
  • Organların etrafını sararak desteklik yaparlar ve dış etkilerden korurlar.
  • Deri altında depolanarak vücudun ıs kaybını engeler.
  • Yağda eriyen vitaminlerin( A,D,E,K) vücuda alınmasını sağlar.
  • Yağların bir kısmı bazı hormonların,vitaminlerin,glikolipit ve lipoproteinlerin yapısını oluşturur.
  • Glikolipitler genellikle sinir hücrelerindeki miyelin kılıf yapımına katılır.
  • Hücre zarının temelini oluştururlar( Fosfolipitler)
  • Karbonhidrat ve proteinlerin fazlası yağlara dönüştürülür.
  • Besinlerdeki yağ varlığını anlayabilmek için Sudan III damlatılır ve kırmızı renk oluşur.
  • Yağların sindirimi incebağırsakta başlar.
  • Yağlar trigilseritler( Nötral yağlar), fosfolipitler,steroidler olmak üzere 3 gruba ayrılırlar

1) TRİGLİSERİTLER ( NÖTRAL YAĞLAR)
  • 3 molekül yağ asidi ile 1 molekül gliserolün ester bağı ile birleşmesi ile oluşur.Birleşme sırasında 3 ester bağı ve 3 su oluşur.( Bağ sayısı= Su sayısı)

  • Hayvanlarda depo edilen lipit çeşitleridir.Enerji elde etmek için ilk önce kullanılırlar.
  • Bir nötral yağda en az 2 çeşit en fazla 4 çeşit monomer bulunabilir. Çünkü Yağ asitlerinin hepsi birbirinin aynı ise 2 , birbirinden farklı ise 4 çeşit monemer bulunacaktır.
  • Nötral yağların yapısındaki yağ asitlerinin karbon atomlarının arasında çift bağ olup olmamasına göre doymuş ve doymamış yağ asidi olarak ikiye ayrılırlar.

A) Doymuş yağlar:
  • Yağ asitlerinin karbon atomları arasında çift bağ bulunmaz.
  • Oda sıcaklığında katı olan yağlardır.
  • Genelde hayvansal kaynaklıdırlar.
  • ÖR: Tereyağ,kuyruk yağı,iç yağı,tam yağlı süt ürünleri...
B) Doymamış yağlar:
  • Yağ asitlerinin karbon atomları arasında çift bağlar vardır.
  • Oda sıcaklığında sıvı olan yağlardır.
  • Genellikle bitkisel kaynaklıdırlar.
  • Hidrojen ile doyurularak margarinler elde edilir.
  • Bazi doymamış yağ asitleri (omega-3,omega-6) vücütta sentezlenemediği için mutlaka dışardan alınması gerekir.Bu doymamış yağ asitlerine esansiyel ( temel) yağ asitleri denir.
  • ÖR: Zeytin yağı,pamuk yağı, ayçiçek yağı, soya yağı,balık yağı...
2) FOSFOLİPİTLER
  • Hücre ve organellerin zar yapısına katılan temel yağ molekülüdür.Çift katlı tabaka halinde düzenlenmiştirler.
  • Yapılarındaki gliserol molekülüne 2 yağ asidi,1 fosfat bağlanmıştır.Yağ asitleri suyu sevmeyen(hidrofobik),fosfat grubu ise suyu seven(hidrofilik) özellik gösterir.


Suyu Seven( polar kısım)                 


Suyu sevmeyen (apolar kısım)

  • Hücre zarının yapısı oluşturulurken suyu seven kısımlar dışarıya,sevmeyen kısımlar ise içeriye bakacak şekilde dizilir.
3) STEROİDLER
  •  Hücre zarının dayanıklılığını ve geçirgenliğini arttırılar.
  • Üreme hormonlarının yapısına katılırlar.
  • Sinir hücrelerinde yalıtım görevi görürler
  • D vitamini sentezinde kullanılırlar
  • Kolestrol da bir streoddir.Safra tuzları ve kortizol hormonu kolestrolden üretilmiştir.



20 Temmuz 2013 Cumartesi

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ-ORGANİK BİLEŞİKLER-KARBONHİDRATLAR


           Bu bileşikler yapılarında her zaman karbon (C) atomu taşıyan ve genellikle H,O,N,P,S gibi elementleri barındıran bileşiklerdir.
          Her organik bileşik karbon atomu taşır ancak her karbon taşıyan molekül organik bileşik değildir. ÖR: Karbondioksit ( CO2) organik bir bileşik değildir.

 Organik bileşikler ;

  • Karbonhidrat
  • Yağ
  • Protein
  • Vitamin 
  • Enzim
  • Nükleik Asitler
  • ATP dir.
Organik bileşikler işlevlerine göre yapıcı onarıcı,düzenleyici ve enerji verici olmak üzere 3'e ayrılırlar

Enerji veren bileşenleri ise Enerji kullanım sırası,enerji verimi ve yapıya katılma açısından sıralanması ise



   
 şeklindedir.

1 )  KARBONHİDRATLAR

  • Yapılarında C,H,O taşırlar.Nadiren N gibi element içerebilirler. ÖR: Kitin bir polisakkarittir ancak N atomu içerir.
  • Enerji verici ve yapıya katılıcı görevi vardır.
  • Hücre zarının,ATP'nin,nükleik asitlerin ve bitkilerdeki hücre çeperinin yapısına katılır

  • Açlık anında ilk tüketilen besin grubudur.
  • Kimyasal sindirimleri ilk ağızda başlar.
1) MONOSAKKARİTLER(TEK ŞEKERLİLER)
  • Glikoz,Galaktoz,Fruktoz(HEKSOZLAR),Riboz ve Deoksiriboz(PENTOZLAR) dan oluşur.
  • Karbonhidratların en küçük yapı birimleridir.
  • Çok küçük oldukları için sindirilmezler
  • Hücre zarından kolaylıkla geçerler.
  • Su da çok iyi çözünürler
  • Hücresel solunum için temel yakıttırlar (Glikoz)
  • Pentoz şekerler enerji verici olarak kullanılmazlar çünkü bu moleküller DNA , RNA ve ATP'nin yapısına katılır.
  • Glikoz,Galaktoz ve fruktoz birbirinin izomeridir ve hücredeki difüzyon hızları
                 Galaktoz > Glikoz > Fruktoz dur

  • Glikoz üzüm şekeri olarak bilinir.Aynı zamanda insan kanında bulunan tek karbonhidrattır bu yüzden kan şekeri olarak da adlandırılır.
  • Besinlerle alınan Galaktoz ve Fruktoz karaciğerde glikoza dönüştürülerek kana verilir.
  • Beyin hücreleri enerji elde etmek için sadece glikoz kullanırlar.
  • Glikozun varlığı Benedict çözeltisi ve Fehling çözeltisi ile anlaşılır. Glikoz içeren sıvılara bu çözeltiler damlatılarak ısıtıldıklarında kiremit kırmızısı renge dönüşürler

.
2) DİSAKKARİTLER ( ÇİFT ŞEKERLİLER)
  • Maltoz(Arpa şekeri),Laktoz(Süt şekeri),Sükroz(Çay şekeri)dan oluşur.
  • İki monosakkaritin birbirine glikozit bağı ile bağlanması sonucu oluşurlar
  • .Oluşumları Dehidrasyon olayıdır ve bağ sayısı kadar su açığa çıkar(Bir glikozit bağı= Bir SU)
  • Sindirilmeden hücre zarından geçemezler.
  • Su da iyi çözünürler
  • Tüm disakkaritlerin ortak molekülü Glikozdur.

  • Maltoz ve Sükroz bitkisel,Laktoz hayvansal kaynaklıdır.
  • Sükroz en bol bulunan disakkarittir.
  3) POLİSAKKARİTLER (ÇOK ŞEKERLİLER)
  • Nişasta,Glikojen,Selüloz,Kitinden oluşur.
  • Çok sayıda glikoz moleküllerinin glikozit bağı ile birleşmesi sonucu oluşmuşlardır.
  • Yapı ve işlevlerini,yapısındaki glikoz molekülleri ve glikozit bağlarının pozisyonu etkiler.
  • Sindirilmeden hücre zarından geçemezler
  • Depo edilen ve yapıya katılan olarak ikiye ayrılır. Nişasta ve glikojen deposal,Selüloz ve Kitin yapısal polisakkaritlerdir.
  1. Nişasta: 
  • Yalnızca bitkiler tarafından sentezlenen depo polisakkarittir,hem bitki hem hayvanlarca sindirilebilen moleküldür.
  • Bitkiler nişastayı kök,gövde,yaprak ve meyvelerinde lökoplastlarda depo ederler.
  • Suda çözünmez.
  • İyot damlatıldığında mavi renk oluşur.
    2. Glikojen:
  • Hayvan,bakteri ve mantarlarda depo polisakkarittir.
  • İnsanda karaciğer ve kasta depo edilir. Karaciğerde depo edilen kan şekerini ayarlamak için,kasta depo edilen yalnızca kas hücreleri için tüketilir.
  • Su da kısmen çözünür.
  3. Selüloz.
  • Bitkilerin hücre çeperinde bulunan en bol bulunan yapısal polisakkarittir.
  • Su da çözünmez.
  • İnsanlarda selülozu sindirecek enzimler yoktur.Bu yüzden sindirilmeden vücuttan atılır.
  • Otçul hayvanların ise bağırsaklarında selülozu sindirebilen bakteriler vardır.Selülozun sindirimi zor olduğu için otçul hayvanların bağırsakları daha uzundur.
 4. Kitin:
  • Yapısında azot bulunduran bir karbonhidrattır.Yapısal bir polisakkarittir
  • Böcek ve kabuklular gibi eklem bacaklıların dış iskeletini,Mantarların ise hücre çeperini oluştururlar.
  • Su da çözünmezler.


19 Temmuz 2013 Cuma

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ-İNORGANİK BİLEŞİKLER

             Canlıların hücre yapısını organik ve inorganik maddeler oluşturur.Bu şekilde sınıflandırdığımızda


1) İNORGANİK BİLEŞİKLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ
  • Canlı vücudu tarafından sentezlenemediği için tüm canlılar tarafından dışarıdan alınmak zorunda olan bileşiklerdir.
  • Genellikle karbon ( C ) atomu taşımazlar
  • Çok küçük moleküller oldukları için sindirime uğramadan hücre zarından geçebilirler.
  • Kesinlikle enerji verici olarak kullanılmazlar!!
  • Vücutta yapıya katılma,onarma ve düzenleme görevleri vardır.
  1. ) SU
  • Su miktarı her canlı için kendi metobolizma faliyetlerine göre farklılık gösterir.
  • Vücut ısısının dengelenmesini sağlar.
  • Besinlerin sindirimini sağlar.İyi bir çözücüdür
  • Metobolik atıkların seyreltilmesini sağlar
  • Bir çok maddenin kanda taşınmasını sağlar
  • Solunum için gazların difüzyona uğramasını sağlar
  • Fotosentezde elektron ve proton sağlar
  • Enzimlerin çalışma ortamını oluşturur
  • Yüksek ısı emme kabiliyeti sayesinde ani sıcaklık yükselmelerine karşı canlıyı korumuş olur.
   2.  ) MİNERALLER
  • Az miktarda çok iş gören maddelerdir. Her biri ayrı görev ve öneme sahiptir
  1. Kalsiyum (Ca) :
  • Kemik ve dişlerin yapısına katılır
  • Kanın pıhtılaşmasını sağlar
  • Kas ve sinirlerin normal çalışmasını sağlar
  • Enzimlerin yapısına kofaktör olarak katılır.
  • Eksikliğinde kemik gelişim bozukluklarına neden olur. (Çocuklarda raşitizim, yetişkinlerde osteoporoz)
  • Süt ürünlerinde,yeşil yapraklı bitkilerde,kuru baklagillerde bol bulunur.
   2.  Demir ( Fe):
  • Solunumda görevli olan sitokromların ve hemoglobinin yapısına katılır.
  • Alyuvarlardaki hemoglobin yapısına katıldığı için eksikliğinde Anemi(Kansızlık) görülür.
  • Dalak,karaciğer yumurta gibi hayvansal ürünlerde bol bulunur.
  3.  Sodyum (Na):
  • Vücudun Ph değerini düzenler.Doku sıvısı ile hücreler arası osmatik dengeyi sağlar.
  • Kas kasılması ve sinir hücrelerine bilgi iletimini sağlar
  • Enzimlerin çalışmasını sağlar
  • Kalp ritmini düzenler
  • Eksikliği kas kramplarına sebep olur
  • Fazla alınması halinde vücüdun su tuz dengesi bozulduğu için yüksek tansiyon,böbrek hastalıkları ve ödeme neden olmaktadır.
  4.  Magnezyum (Mg):
  • Klorofilin yapısına katılır
  • Kemik ve diş gelişimde kalsiyum ve fosfora yardımcıdır.
  • ATP ile ilgili tepkimelerin ve sinir sisteminin normal çalışması için gereklidir.
  • Eksikliği kısırlığa ve düzensiz menstural döngüye( Adet Döngüsü) sebep olmaktadır.
  5. Fosfor (P):
  • DNA,RNA ve ATP nin yapısına katılır.
  • Kemik diş gelişiminde etkilidir.
  • Eksikliğinde kemik yumuşaması ve düzensiz alyuvar üretimi görülür.
  6. İyot ( I ):
  • Troid hormonlarının sentezi için gereklidir.
  • Troid hormonları büyüme gelişme üzerine etkin olduğu için eksikliğinde cücelik ve guatr hastalığına sebep olur.
   7. Potasyum (K):
  • Vücut sıvılarında asit-baz dengesinin korunmasını sağlar
  • Sinir ve Kas aktivitelerini düzenler
  • Protein sentezinde de etkindir
  • Kalp ritmini düzenler.
   8. Klor (Cl ):
  • Mide özsuyunun üretiminde ve hormonların çalışmasında etkindir.
  • Doku sıvısı ve hücreler arası osmotik dengeyi kurar.
Burada yazılanlar dışında daha birçok mineral bulunmaktadır.Sınav müfredatı gereğince en çok sorulanlar bunlardır.

3. ) ASİTLER
  • Suda çözündüklerinde Hidrojen iyonu verirler
  • Turnusol kağıdnı kırmızıya çevirirler
  • Tatları ekşidir.
  • Karbon içerenler organik diğerleri inorganik asitlerdir.
  • ÖR: HCl  inorganik, laktik asit organik asittir.
4. ) BAZLAR
  • Suda çözündüklerinde suya hidroksil iyonu verirler
  • Turnusol kağıdını maviye çevirirler
  • Tatları acıdır.
  • Karbon ve azot içerenler organik diğerleri inorganiktir.
  • ÖR: NaOH inorganik,Metil amin organiktir.
***** İnsan kanının Ph değerinin korunmasında kullanılan iki önemli madde vardır. Bunlardan biri karbonik asit diğeri amonyaktır. Amonyak kandaki fazla hidrojen iyonları ile tepkimeye girerek;karbonik asit ise tersinir tepkimeler ile hem hidrojen iyonu vericisi hem de hidrojen iyonu alıcısı gibi davranarak kanın Ph değerini 7,4 de sabit tutarlar.

5. ) TUZLAR
  •  Asit ve bazların tepkimeye girmesi sonucu oluşurlar. 
  • Oluşumları sırasında su açığa çıkarırlar.

9 Şubat 2012 Perşembe

ENZİMLER (ÖZET DİP NOT)

*** Katalizör,kimyasal tepkimelerin hızını arttıran ve tepkimeden etkilenmeden çıkan moleküllerdir.

  • Enzimler de  hücre içindeki biyolojik katalizörlerdir.Yani girdikleri tepkimeleri hızlandırır ve değişmeden çıkarlar.
  • Her reaksiyonun başlaması için aşılması gereken aktivasyon enerjisini düşürürler.
  • Enzimler protein yapıdadırlar.
  • Enzimler ribozomda sentezlenir.
  • Genlerin kontrolünde sentezlenir.(enzimler protein yapıdadır ve protein sentezi için DNA şifre verir)
  • Enzimler sadece hücre içinde üretilirler ancak hem hücre içinde hem de hücre dışında aktiftirler.
  • Enzimler değişmeden kaldıkları için tekrar tekrar kullanılırlar.
  • Enzimlerin etki ettiklere maddelere SUBSTRAT denir.
  • Enzimler substratlarına özgüdür bunu anahtarla kilit uyumuna benzetebilirz.Her kapının kendisine özgü anahtarı her enziminde kendine göre substratı vardır.
  • Enzimler çift yönlü(tersinir) çalışırlar.ANCAK sindirim enzimleri tek yönlü çalışır.
  • Enzimler takım halinde çalışırlar.
  • Enzimler reaksiyonları başlatmaz sadece hızlandırırlar.
  • Bir enzimin etki ettiği reaksiyonun ürünü başka bir enzimin substratını oluşturabilir.
ÖR:       A-------------------- B----------------------- C
                         Enzim1                    Enzim2

C maddesinin oluşması için Enzim1 ve Enzim2'nin takım halinde çalışması gerekir.

Enzim1----- Substrat: A madddesi
                    Ürünü :   B maddesi

Enzim2------Substrat: B maddesi
                    Ürünü :     C maddesi
  • Enzimler 0 C derecede ve altındaki sıcaklıklarda etkinlik gösteremez ve yapısı bozulmaz.
****  Buzdolabına konulan bir et üzerindeki bakterilerin enzimleri düşün sıcaklıkta çalışmadığı için üreyemezler ve böylelikle etin buzdolabındayken bozulması engellenmiş olur.
  • Enzimler 40C derecenin üzerindeki sıcaklıklarda yapısı bozulur Çünkü Enzimler protein özelliğindedir ve proteinler yüksek sıcaklıklarda bozulurlar(Denaturasyon).
  • Enzimlerin sentezi sırasında ATP harcanır. (Bir Biyosentez reaksiyonuna girer ve tüm biyosentez reaksiyonlarında ATP harcanır.)
  • Enzimler Protein yapıda oldukları için sentezleri sırasın ATP ve Aminoasit miktarı azalır.DNA dan şifre aldığı için mRNA ve tRNA miktarı artar. Dehidrasyon tepkimesi(sentez) olduğu için su miktarıda artar.
  • Her Enzim belirli PH aralığında çalışır. Bu aralık genellikle nötr PH dır. Ancak bazı enzimler asidik bazı enzimler ise bazik PH da çalışır.(Mide enzimleri asidik,Bağırsak enzimleri Bazik ortamda çalışır)
  • Ortamdaki su miktarı %15in altına düşerse Enzimler çalışmaz ama yapısı bozulmaz.
  • Enzimler  substratlarına dış yüzeyinde etki ederler,substrat yüzeyi arttıkça enzimin etkinliğide artar.
  • Enzimler substratlarıyla geçici olarak bağlanırlar
  • Bazı enzimler yalnızca proteinden oluşmuştur bu enzimlere basit enzim denir.
  • Basit enzimlere en güzel örnek sindirim enzimleridir.
  • Bazı enzimler ise yapısal olarak  protein  +  yardımcı kısımdan oluşur.Buna Bileşik(holoenzim) enzim denir.
  • Bileşik enzimlerde sadece proteinden oluşan kısma APOENZİM denir.
  • Enzimin çeşitliliği apoenzim kısmıyla sağlanır. Çünkü aminoasit sayısı ve sırası apoenzimlerde farklıdır.
  • Enzimin etkileyeceği maddeyi(substrat) apoenzim belirler.
  •  Apoenzim üzerinde substrattın bağlanacağı aktif bölge bulunur. 
  • Apoenzimin aktif yüzeyi ile substratın yüzeyi arasında tam uyum vardır.
  • Apoenzimlerin çoğu reaksiyonu tek başına gerçekleştiremez. Koenzim veya kofaktör kısmıyla aktifleştirilmeleri gerekir
  • Enzimlerdeki yardımcı kısım vitamin ise KOENZİM, mineral ise KOFAKTÖR denir.
  • Koenzim kısmı organik yapıdadır çünkü vitamin eklenir,kofaktör kısmı inorganik yapıdadır çünkü mineralden oluşur.
  • Koenzim olarak görev yapan bileşikler B ve C gibi suda çözünen vitaminlerle A,D,E,K gibi yağda çözünen vitaminlerdir.
  • NAD= B5 vitamini, FAD= B2 vitamini demektir.
*****Bileşik enzimlerin apoenzim kısımları(Protein) bir canlıda çok çeşitlidir.Ancak Koenzim(Vitamin) ve Kofaktör(Mineral) sayı ve çeşitleri sınırlıdır.Dolayısıyla koenzim ve kofaktörler birden fazla apoenzimi aktifleştirebilir.
  • Enzimlerin etkinliğini arttıran maddelere aktivatör,etkinliğini bozan ve durduran maddeler inhibitör madde denir.
  • Hücrede en az enzim çeşidi kadar reaksiyon ve enzim sentezlettiren gen çeşidi kadar enzim çeşidi vardır.

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar